Ankara Avukat Erdem Özcan Hukuk ofisimize başvuran müvekkillerimiz, boşanma sonrası kocasının soyadını kullanıp kullanamayacakları konusunda sıklıkla sorular yöneltmektedirler. Özellikle iş hayatında ya da sosyal çevresinde evlilik soyadı ile tanınan kadınlar, boşanmanın ardından bu soyadı kullanmaya devam edip edemeyeceklerini merak etmektedir. Ayrıca müşterek çocuğuyla farklı soyadı olmasını istemeyen müvekkillerde olmaktadır.
Bu konuda yaşanan hukuki belirsizlikler ve toplumsal beklentiler, konunun ayrıntılı bir şekilde ele alınmasını gerektirmektedir. Bu yazıda, boşanan kadının kocasının soyadını kullanmaya devam edebilme hakkı, Türk Medeni Kanunu ve Yargıtay içtihatları ışığında hukuki ve sosyolojik açıdan değerlendirilecektir.
Boşanma, yalnızca evlilik birliğinin sona ermesi anlamına gelmez; aynı zamanda hem hukuki hem de toplumsal açıdan çeşitli sonuçlar doğurur. Bu sonuçlar, maddi yükümlülüklerden çocukların velayetine kadar geniş bir yelpazeye yayılırken, boşanmış kadının kocasının soyadını kullanmaya devam edip edemeyeceği meselesi de bu sonuçlar arasında özel bir yer tutar. Kadının soyadı meselesi, toplumsal kimliğinin bir parçası olduğundan, boşanmadan sonra bu kimliğin korunması veya değiştirilmesi, kadının kişisel ve sosyal hayatında ciddi etkiler yaratabilir. Türk Medeni Kanunu'nun 173. maddesi ise bu konuda kadına bazı haklar tanımakta ve boşanmış kadının belirli koşullar altında eski kocasının soyadını kullanmaya devam edebilmesini öngörmektedir. Bu maddeye göre, kadının eski eşinin soyadını kullanmaya devam edebilmesi, kocanın onayı olmaksızın da mümkün olabilir, ancak bunun için kadının bu soyadını kullanmasında haklı bir menfaatinin bulunması gerekir. Mahkeme tarafından değerlendirilmesi gereken bu durum, soyadının kadının mesleki kariyeri üzerindeki etkisi gibi çeşitli faktörlere dayanabilir. Özellikle boşanmış kadınların sosyal ve profesyonel kimliklerini koruma talepleri, bu yasal düzenlemenin önemini artırmaktadır.
Hukuki Çerçeve
Türk Medeni Kanunu'nun 173. maddesi, boşanma sonrası kadının soyadıyla ilgili haklarını açık bir şekilde düzenlemektedir. Boşanan kadın, kural olarak evlenmeden önceki soyadına geri döner. Bu durum, kadının medeni haliyle birlikte sosyal kimliğinde de bir değişiklik yaratır. Ancak, kanun koyucu, bazı durumlarda kadının boşandığı kocasının soyadını kullanmaya devam etmesini mümkün kılmaktadır. Kanuna göre, eğer kadının boşandığı kocasının soyadını kullanmakta belirgin bir menfaati olduğu ve bu durumun kocaya herhangi bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, hakim kadının bu soyadını kullanmaya devam etmesine izin verebilir.
Bu düzenleme, kadının evlilik süresince kazandığı sosyal statüsünü, kariyerini ve hatta toplumsal itibarını koruma amacını taşır. Özellikle uzun süreli evliliklerde, kadınlar evlilik soyadlarını profesyonel ve sosyal çevrelerinde yoğun bir şekilde kullanmış olabilirler. Soyadının değişmesi, kariyerlerinde veya sosyal çevrelerinde tanınma problemi yaratabilir. Dolayısıyla, bu maddenin uygulanması, kadının menfaatlerinin korunması adına önemli bir hukuki güvence sağlar. Bununla birlikte, hakimin kararı verirken her iki tarafın menfaatlerini de gözetmesi gerektiğinden, kocaya zarar verip vermeyeceği de dikkatle değerlendirilir. Örneğin, kocanın soyadının kadının devam eden kullanımıyla sosyal ya da ticari itibarına zarar gelmesi gibi durumlar, bu iznin verilmemesine neden olabilir. Bu bağlamda, Türk Medeni Kanunu'nun 173. maddesi, toplumsal kimliğin korunması ve hakların dengelenmesi amacıyla özenle düzenlenmiş bir maddedir.
Kadının boşandıktan sonra eski eşinin soyadını kullanmasının iki yolu vardır:
Anlaşmalı Boşanma Davalarında: Anlaşmalı boşanma davaları, tarafların boşanma ve diğer hususlar üzerinde mutabık kaldığı durumları ifade eder. Bu tür davalarda, kadının eski eşinin soyadını kullanmaya devam etmesi, taraflar arasındaki anlaşmaya bağlı olarak mümkün olabilir. Eğer taraflar arasında hazırlanan anlaşma protokolünde, kadının eski eşinin soyadını kullanmaya devam edeceği açıkça belirtilirse, mahkeme bu talebi göz önünde bulundurarak karar verebilir. Mahkemeler, genellikle tarafların iradesine uygun bir şekilde hareket eder ve bu tür bir talebi dikkate alarak kadının soyadını kullanmaya devam etmesine onay verir. Anlaşmalı boşanma davalarında bu durum, taraflar arasında uzlaşı sağlanmışsa nispeten kolay ve hızlı bir şekilde çözümlenebilir. Ancak anlaşmanın geçerliliği için kadının soyadını kullanmasında menfaatinin olduğunu ve bu durumun kocaya bir zarar vermeyeceğini göz önünde bulundurmak gerekebilir.
Çekişmeli Boşanma Davalarında: Çekişmeli boşanma davaları, tarafların boşanma ve diğer konular üzerinde anlaşmazlık yaşadığı durumlarda görülür. Bu tür davalarda, kadının eski eşinin soyadını kullanmaya devam edebilmesi daha karmaşık bir hukuki süreç gerektirir. Kadının, soyadını kullanmakta menfaati olduğunu ve bu durumun eski eşe herhangi bir zarar vermeyeceğini ispat etmesi gerekecektir. Bu noktada, kadının sosyal ve profesyonel hayatındaki statüsünün korunması gibi nedenlerle soyadını kullanmaya devam etme talebinde bulunması mümkündür. Ancak bu talep, boşanma davasının bir parçası olarak değerlendirilebileceği gibi, ayrı bir dava olarak da açılabilir. Mahkeme, kadının menfaatlerini ve eski eşin olası zararını dikkate alarak bir karar verir. Eğer kadının soyadını kullanmaya devam etmesi eski eş için bir zarar teşkil etmiyorsa ve kadının bu konuda haklı bir menfaati olduğu kanıtlanırsa, mahkeme kadına eski eşinin soyadını kullanma izni verebilir.
Her iki durumda da, kadının eski eşinin soyadını kullanmaya devam edebilmesi, Türk Medeni Kanunu'nun belirlediği şartlar ve mahkemenin değerlendirmesi çerçevesinde mümkündür.
Yargıtay Kararının İncelenmesi
Yargıtay’ın son dönemde vermiş olduğu önemli kararlardan biri olan 2. Hukuk Dairesi 2022/9963 Esas ve 2022/10127 Karar Numaralı kararında, boşanan kadının eski eşinin soyadını kullanmaya devam etme hakkı konusunda dikkat çeken bir içtihat geliştirilmiştir. Bu davada Yargıtay, kadının boşanma sonrasında eski kocasının soyadını kullanmaya devam etmesinin, özellikle iş ve sosyal yaşamındaki tanınmışlığı sebebiyle menfaati olduğu sonucuna varmıştır. Mahkeme, kadının bu soyadı kullanmasının, mesleki ve sosyal açıdan kendisi için önemli avantajlar sunduğunu ve bu durumun, kocaya herhangi bir zarar vermediğini de ayrıca belirtmiştir.
Bu karar, boşanan kadınların eski eşlerinin soyadını kullanma hakkını iki temel kritere dayandırmaktadır:
- Kadının bu soyadı kullanmakta hukuki bir menfaati olması: Yargıtay, kadının eski eşinin soyadını kullanmasının, özellikle kadının mesleki kariyerinde ve sosyal yaşamında avantaj sağladığı hallerde, hukuki menfaat oluşturduğunu kabul etmiştir. Kadının profesyonel çevresinde bu soyadı ile tanınıyor olması, iş hayatındaki bağlantılarını bu soyadı ile kurmuş olması gibi gerekçeler, soyadının kullanılmasına devam edilmesini haklı kılmaktadır. Özellikle kadının kariyeri üzerinde olumsuz bir etki yaratacaksa, soyadını koruma talebi geçerli bir menfaat olarak değerlendirilir.
- Kocaya bu durumun bir zarar vermemesi: Yargıtay, kararında, eski eşin soyadının kullanılmasının kocaya maddi ya da manevi zarar verip vermediğinin de değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Eğer kadının eski eşinin soyadını kullanmaya devam etmesi, kocanın ticari veya kişisel itibarına zarar vermiyor ise, bu durumda kadının soyadını kullanmasına izin verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkeme, kocanın bu soyadı kullanımından olumsuz etkilenmediği hallerde, kadının sosyal ve profesyonel haklarının korunmasına öncelik vermektedir.
Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi, soyadını kullanmak isteyen kadının menfaati ile kocanın zarar görmeme durumu arasında denge sağlanması önemlidir. Eğer koca, boşandıktan sonra eski eşinin soyadını kullanmasından maddi ya da manevi olarak zarar görüyorsa, bu durumda kadının soyadını kullanmaya devam etmesine izin verilmemesi gerekir.
Bu bağlamda, Yargıtay’ın bu kararında boşanmış kadının soyadını kullanma talebi, hem hukuki hem de toplumsal koşullar göz önünde bulundurularak ele alınmış ve kadının sosyal yaşamında veya iş hayatında eski eşinin soyadıyla tanınıyor olması durumunda, bu talebin kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu karar, kadının toplumsal ve mesleki statüsünün korunmasına yönelik önemli bir emsal teşkil etmektedir. Ayrıca mahkemeler, bu tür talepleri değerlendirirken kadının kariyerine ve toplumsal konumuna sağlayacağı avantajları dikkate alarak daha hassas bir yaklaşım benimsemelidir.
Sosyolojik Açıdan Değerlendirme
Soyadının birey kimliği üzerindeki etkisi, tarihsel ve toplumsal bağlamda oldukça köklüdür. Kadınlar, evlilik ile kocalarının soyadını aldıklarında, bu soyadı yalnızca aile bağlarını değil, aynı zamanda toplumsal statülerini ve kimliklerini temsil eder. Evlilik, özellikle toplumsal yapıların geleneksel olarak güçlendirdiği soyadı değişimi ile kadının hem kişisel hem de sosyal kimliğinde önemli bir dönüşümü beraberinde getirir. Bu durum, tarih boyunca kadının kimliğinin evlilik kurumuna ve dolayısıyla erkeğe bağlı olduğu bir düzeni yansıtmaktadır. Ancak modern toplumsal normlar ve kadın haklarının gelişimiyle birlikte, soyadı artık yalnızca ailevi bir bağdan ziyade kadının kendi kimliğinin ve kişisel bağımsızlığının da önemli bir sembolü haline gelmiştir.
Özellikle kariyer sahibi kadınlar için soyadı, profesyonel ve kişisel başarılarının önemli bir parçası haline gelir. Evlilik soyadı, mesleki dünyada bir marka gibi tanınır, kadınlar bu soyadı ile iş dünyasında ve sosyal çevrelerinde tanınır hale gelir. Dolayısıyla, boşanma sonrası bu soyadını kullanmaya devam etme talebi, sadece hukuki bir mesele olmanın ötesinde, kadının toplumsal görünürlüğü, mesleki başarıları ve saygınlığı açısından önemli bir ihtiyaç haline gelebilir. Kadının bu soyadı ile tanınmış olması, iş dünyasında kurduğu bağlantılar ve edindiği itibar, soyadı değişikliğini bir risk haline getirebilir. Bu nedenle, boşanan kadının eski eşinin soyadını kullanmaya devam etme isteği, toplumsal ve profesyonel kimliğini koruma amacı taşır.
Diğer taraftan, bu durumun tersi de mümkündür. Kocasının soyadını taşımak istemeyen kadınlar için soyadını değiştirme hakkı, özgürlüğün ve bireysel kimlik üzerinde söz sahibi olmanın önemli bir göstergesidir. Boşanma süreci, kadının kendi hayatını yeniden şekillendirdiği bir dönem olabilir ve bu süreçte soyadını değiştirmek, eski bağlardan kurtulma ve bağımsız bir kimlik inşa etme arzusunu yansıtabilir. Bu bağlamda, soyadının kullanılması ya da değiştirilmesi, kadının kimliği üzerindeki tasarruf yetkisini ifade eden bir özgürlük meselesidir. Kadın, toplumsal baskıların ötesinde, soyadını taşıma veya değiştirme konusunda tam anlamıyla kendi tercihini yapabilmelidir.
Sonuç olarak, soyadının korunması veya değiştirilmesi, kadının toplumsal ve kişisel kimliğini şekillendiren kritik bir unsur haline gelmiştir. Kadının bu soyadı üzerindeki tercihi, hem hukuki haklar hem de toplumsal normlar çerçevesinde saygı görmesi gereken bir mesele olarak değerlendirilmelidir.
Uluslararası Uygulamalar ile Karşılaştırma
Farklı ülkelerde de boşanmış kadınların eski eşlerinin soyadını kullanmaya devam etmelerine yönelik düzenlemeler bulunmaktadır. Örneğin, Almanya ve Fransa gibi bazı Avrupa ülkelerinde, boşanmış kadının eski kocasının soyadını kullanmaya devam etmesine hukuken izin verilebilmektedir. Ancak bu durumun kabul edilebilmesi için kadının sosyal ve profesyonel yaşamındaki statüsü ile eski eşe verebileceği zararlar gibi çeşitli faktörler göz önünde bulundurulmaktadır. Almanya’da, boşanmış bir kadının eski eşinin soyadını kullanmaya devam etmesi, kadının mesleki ve sosyal kimliğini koruma amacıyla değerlendirilebilirken; Fransa’da, kadının soyadını kullanma talebi kocaya zarar vermeyecek şekilde bir denge gözetilerek karara bağlanmaktadır.
Bu uygulamalar, Türkiye’deki yasal düzenlemelerle benzerlik göstermekte olup, ülkeler arasındaki kültürel ve hukuki farklılıklar uygulama biçimlerinde çeşitlilik yaratmaktadır. Türkiye’de olduğu gibi, bu ülkelerde de soyadı kullanımında kadının menfaati ile eski kocanın zarar görmeme durumu arasında bir denge sağlanmaya çalışılmaktadır.
Sonuç
Boşanan kadının eski kocasının soyadını kullanmaya devam etmesi hem hukuki hem de sosyolojik açıdan ele alınması gereken karmaşık bir konudur. Hukuki boyutta, kadının soyadını kullanmakta menfaati bulunması, özellikle iş ve sosyal çevresinde kazandığı statüsünün korunması açısından önem arz etmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 173. maddesi, bu durumu belirli şartlar altında kadına bir hak olarak tanımaktadır. Ancak bu hakkın kullanımı, kocanın haklarını zedelemediği ve ona bir zarar vermediği sürece hukuken desteklenmektedir. Örneğin, kadının eski eşinin soyadını kullanması, kocanın sosyal ya da ticari itibarına zarar vermemelidir.
Anlaşmalı boşanmalarda, tarafların karşılıklı uzlaşması sonucu kadının soyadını kullanmaya devam etmesi protokolle mümkün hale gelebilir. Bu durum, tarafların anlaşmaya vardığı bir konu olduğunda mahkeme tarafından dikkate alınır ve onaylanır. Ancak çekişmeli boşanma davalarında, kadının bu konuda mahkemeye ayrıca talepte bulunması veya ayrı bir dava açması gerekebilir. Bu süreçte, kadının soyadını kullanmakta haklı bir menfaatinin olduğunu ve bunun eski eşe zarar vermeyeceğini ispat etmesi gerekecektir.
Her dava, somut olayın özelliklerine göre ayrı ayrı değerlendirilmektedir. Kadının sosyal ve mesleki hayatındaki konumu, eski eşinin soyadını kullanmaya devam etme talebinin haklı olup olmadığını belirleyen en önemli unsurlardan biridir. Sonuç olarak, bu mesele hem kadının toplumsal görünürlüğü hem de eski eşin hakları göz önünde bulundurularak dikkatli bir şekilde ele alınmalıdır.
Yorum Yaz