Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birbirine sadık kalmak zorundadırlar. Bu genel yükümlülük boşanma davası süreci sona erene ve boşanma kararı kesinlik kazanana kadar devam eder. Yani eşler birbirlerine karşı bir takım evlilik yükümlülüklerini boşanma davası kesinleşinceye kadar yerine getirmeye devam etmek zorundadırlar.
Çok sayıda danışan ve müvekkillerimiz bu konuda farklı yazılar okuduklarını, boşanma davasının açılmasıyla sadakat yükümlülüğünün ortadan kalktığını beyan etmektedirler. Boşanma davasının açılmasıyla sadakat yükümlülüğünün son bulacağına dair yazıların tamamı hatalıdır. Boşanma davası sürerken eşlerin sadakat yükümlülüğü devam eder. Boşanma davası devam derken başka birisiyle görüşmek sadakat yükümlülüğünü ihlal anlamına gelecektir
Boşanma Davası Açıldıktan Sonra Aldatma
Evlilik birlikteliğinin boşanma neticesinde sonuçlanmasından söz edebilmemiz için yerel mahkemece verilmiş olan boşanma kararının kesinleşmiş olması gerekmektedir. Yani yerel mahkemece verilen karara karşı kanun yollarına başvurulmamış olması veya başvurulmuş ise yüksek mahkemece kararın kesinleştirilmiş olması gerekmektedir.
Aile Mahkemesi Hakiminin Boşanma Kararı Sadakat Yükümlülüğüne Son Verir Mi?
Boşanma davasının kesinleşmesi yani boşanmış olmak yargı süreçlerinin tamamen son bulmasıyla mümkün olacaktır. Boşanma davası 3 temel yargı sürecinden oluşmaktadır. Birinci yargı süreci aile mahkemesinde davanın incelenmesidir. Aile mahkemesi yapacağı yargılama sonucunda bu süreci tamamlayarak nihai kararını verir, ikinci süreç aile mahkemesi hakiminin kararına karşı itiraz edilmesiyle başlar ve dosya istinaf denen itiraz incelemesinden geçer. Bu sürecin tamamlanmasıyla istinaf mahkemesinin, aile mahkemesi hakiminin kararına karşı vereceği karara karşıda Yargıtay yolu açıktır. Taraflar istinaf mahkemesi kararına itiraz ederlerde boşanma süreci Yargıtay aşamasına gelecek ve Yargıtay'ın vereceği son kararla boşanma bitecektir.
Yani aile mahkemesi hakiminin boşanma kararı vermesi sadakat yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacaktır.
Bu süreçler tamamlanmadan evlilik birlikteliğinin aile mahkemesi hakiminin boşanma kararının kesin hüküm ifade ettiğinden söz edilmesi mümkün değildir. Bu dönemlerin tamamında yani boşanma davasının açılmasından boşanma davasının kesinleşinceye kadarki yaşanan süreçte, eşler birbirine sadık kalmaya devam etmek zorundadırlar.
Yargıtay bir kararında;
"Mahkemece, davalı (kadın) ‘tam kusurlu’ kabul edilerek karşı boşanma davası reddedilmiştir. Oysa koca kendi davasının kabulü ile verilen boşanma kararı henüz kesinleşmeden bir başka kadınla yaşamaya başlamıştır. Bu kadından bir çocuğunun bulunduğu ileri sürülmüş ve bu iddiada temyiz aşamasında sunulan nüfus kaydı ve diğer delillerle doğrulanmıştır. Türk Medeni Yasası’nın 185/3 maddesinde yer alan eşlerin sadakat yükümlülüğü evlilik birliği süresince geçerlidir. Boşanma yönünde oluşan karar kesin hüküm halini alıncaya kadar bu yükümlülük devam eder.” diye hüküm kurarak sadakat yükümlülüğünün boşanma sürecinde devam ettiğine vurgu yapmıştır.
Boşanma davası devam ederken aldatma halinde ne yapılır?
Boşanma davası devam ederken eşinizin başka biriyle ilişkiye girmesi halinde bu durum sadakat yükümlülüğünü ihlal anlamına gelecektir. Ancak bu durum devam eden boşanma davasını bağlamaz zira her boşanma davası açıldığı tarihten geriye dönük yaşanmış olayları dahlinde devam eder. Boşanma davasının açıldığı tarihten sonrasında yaşananlar mevcut davaya etki etmeyeceğinden dava tarihinden sonra aldatma vakıası yaşanmış ise bu durum davaya yeni açılacak boşanma davasıyla dahil edilmelidir.
Son zamanlarda Yargıtay’ın boşanma davası sürerken sadakat yükümlülüğünün ihlali hususunu ihtiva eden bazı kararları yukarıda bahsi geçen husus nedeniyle yanlış anlaşılmaktadır. Boşanma davası sürerken yaşanan aldatma olayının, süren boşanma davasına usulüne uygun bir şekilde dahil edilmesi gerekmektedir.
Usulüne uygun bir şekilde davaya dahil edilmeyen aldatma vakıalarının mevcut davaya esas alınmayacağına dair Yargıtay kararlarından, boşanma davası devam ederken sadakat yükümlülüğünün son bulduğu sonucuna ulaşılması hatalıdır.
Söz konusu kararlarda boşanma davasından sonra sadakat yükümlülüğünün ihlaline ilişkin yaşanan olayın, boşanma kararına esas alınmamasının nedeni; sadakat ihlaline ilişkin olayın devam eden boşanma davasına usulüne uygun bir şekilde dahil edilememesinden kaynaklanmaktadır.
Bu nedenle boşanma davası devam ederken aldatma veya zina olaylarının yaşanması halinde boşanma davanızı takip eden avukatını bilgi ve desteğiyle hareket etmek hak kayıplarının meydana gelmemesine yardımcı olacaktır.
Boşanma Davası Devam Ederken Atılan Mesajlar
Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki açılmış olan boşanma davası devam ederken sadakat yükümlülüğünün devamı nedeniyle durumun kusur olarak kabul ediliyor olması gibi açılan boşanma davası devam ederken, fiziksel şiddet yaşanması, küfür ve hakarete ilişkin mesajlar alınması veya her türlü boşanmayı gerektirir bir haklı bir vakıanın yaşanması halinde ilgili durumlar kusur nedeni olabilecektir. Ancak yine önemle belirtmek gerekir ki her dava açıldığı tarih itibariyle değerlendirilir. Yani dava tarihinden sonra ister aldatma durumu yaşansın ister boşanmayı gerektirir başkadır vakıa yaşansın bu durumların devam eden davaya dahil edilemez, bu hususlar ancak açılacak ikinci bir boşanma davasına konu teşkile ederek değerlendirilecektir.
Yorum Yaz