Torun ile Kişisel İlişki Kurulması

.

Günümüzde birçok büyükanne ve büyükbaba, çeşitli nedenlerle torunlarını görememekten şikayetçi olabiliyor. Gelin Torunumu Göstermiyor soruları oldukça artmaktadır. Özellikle boşanma sonrası süreçlerde ya da aile içi anlaşmazlıklar nedeniyle, gelin veya damadın torunları göstermemesi sık karşılaşılan bir sorun haline geldi. Peki, bu durumda büyükanne ve büyükbabaların hukuki hakları nelerdir? Türk Medeni Kanunu’na göre torunlarla kişisel ilişki kurma hakkı nasıl korunur? Bu yazıda, torunlarınızı göremediğinizde başvurabileceğiniz hukuki yolları, arabuluculuk süreçlerini ve mahkeme kararlarının nasıl işlediğini ele alıyoruz.

 

 

Türk hukuk sisteminde kişisel ilişki davaları, genellikle anne ve babanın hakları ve yükümlülükleri doğrultusunda düzenlenmektedir. Ancak büyükanne ve büyükbaba gibi geniş aile üyeleri de belirli şartlar altında torunlarıyla kişisel ilişki kurma hakkına sahip olabilir. Ancak önemle belirtmek gerekir ki Yargıtay'ın torun ile kişisel ilişki kurulmasında temel prensibi kişisel ilişki süresinin anne ve babaya tanınan genişlikte olmayacağı yönündedir ve yatılı kişisel ilişkinin çocuğun durumuna, yaşına bağlı olarak değerlendirilmesi beklenmektedir.

 

Bu tür davalar, genellikle çocuğun yararı ve aile bağlarının korunması ilkeleri çerçevesinde ele alınmaktadır. Özellikle boşanma, ölüm veya ebeveynlerin ayrı yaşaması gibi durumlar, geniş ailenin çocukla ilişki kurma taleplerini gündeme getire bilmektedir.

 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2024 yılı Kararı

 

Hukuk Dairesi’nin 2024 yılı kararı, büyükanne ve büyükbabanın torunlarıyla kişisel ilişki kurma taleplerine dair önemli bir hukuki değerlendirme içermektedir. Bu kararda, babaanne ve dedenin torunlarıyla düzenli bir şekilde görüşme talebi hem hukuki hem de sosyal açılardan ele alınmıştır. Mahkeme, büyükanne ve büyükbabanın bu tür taleplerini değerlendirirken, öncelikle çocuğun üstün yararı ilkesini dikkate almıştır. Bu ilke, Türk Medeni Kanunu’nun 182. maddesi çerçevesinde çocuğun duygusal ve psikolojik gelişiminin korunması amacıyla düzenlenmiştir.





Hukuki Dayanaklar

 

Kişisel ilişki hakkı, Türk Medeni Kanunu’nda yer alan bir haktır ve genellikle çocuğun ebeveynleriyle olan ilişkisini düzenler. Ancak büyükanne ve büyükbabanın bu hakkı talep edebilmesi için, çocuğun yararına olan özel durumlar göz önünde bulundurulur. Özellikle ebeveynlerden birinin vefatı, boşanma ya da ayrı yaşama gibi durumlarda, geniş ailenin çocukla olan bağlarını koruma gereği ortaya çıkmaktadır. 2. Hukuk Dairesi’nin söz konusu kararında da büyükanne ve büyükbabanın kişisel ilişki taleplerinin hukuki dayanağı, Medeni Kanun’un ilgili hükümleri ve çocuğun yararına olan durumlar üzerinden değerlendirilmiştir.

 

Çocuğun Üstün Yararı İlkesi

 

Mahkeme kararında en önemli noktalardan biri olan çocuğun üstün yararı ilkesi, kişisel ilişki davalarında daima öncelikli kriter olarak değerlendirilir. Bu ilke, çocuğun hem fiziksel hem de psikolojik gelişimini en üst düzeyde koruma amacını taşır ve mahkemelerce verilen tüm kararların temel dayanağını oluşturur. Bu bağlamda, büyükanne ve büyükbaba gibi aile üyelerinin torunlarıyla kurmak istedikleri kişisel ilişkiler, çocuğun duygusal ve sosyal gelişimine olumlu katkı sağlayacaksa, mahkeme bu talepleri genellikle kabul eder. Özellikle geniş aile üyeleriyle kurulan güçlü bağlar, çocuğun kendini güvende hissetmesine, sosyal becerilerinin gelişmesine ve aidiyet duygusunun güçlenmesine yardımcı olabilir.

 

Ancak, her durumda bu ilişkilerin çocuğun yararına olduğu varsayılmaz. Mahkeme, bu tür kişisel ilişki taleplerini değerlendirirken, çocuk üzerinde olumsuz bir etki yaratıp yaratmayacağına da dikkat eder. Örneğin, büyükbaba ya da büyükanne ile kurulacak bir ilişkinin çocuğun mevcut aile dinamiklerine zarar vermesi veya psikolojik bir travma yaratma olasılığı bulunuyorsa, mahkeme bu talepleri reddedebilir. Çocuğun yararına olan her tür kararın merkezinde, onun sağlıklı gelişimi ve duygusal istikrarı yer alır.

Söz konusu kararda da çocuğun üstün yararı ilkesinin nasıl uygulandığı, sosyal hizmet uzmanlarının raporları ve pedagogların değerlendirmeleri ışığında incelenmiştir. Mahkeme, uzmanların çocuğun psikolojik durumu, aile içi ilişkileri ve geniş aileyle kuracağı ilişkinin ona nasıl etki edeceğine dair görüşlerini dikkate almıştır. Bu tür profesyonel değerlendirmeler, mahkemelerin objektif ve çocuğun geleceği açısından en faydalı olacak kararı vermesinde kritik rol oynar. Böylece, yalnızca büyükanne ve büyükbaba açısından değil, en nihayetinde çocuğun uzun vadeli yararı gözetilerek kararlar alınır.

 

Geniş Aile Kavramının Önemi

 

Kararın bir diğer önemli noktası, geniş ailenin çocuğun hayatındaki rolünün değerlendirilmesidir. Geleneksel olarak Türk toplumunda geniş aile kavramı, çocukların büyüme süreçlerinde önemli bir yere sahiptir. Büyükanne ve büyükbabalar, çocukların hem psikolojik gelişiminde hem de toplumsal değerlerin aktarılmasında kilit bir rol oynayabilir. Bu nedenle, mahkemeler kişisel ilişki davalarında geniş ailenin çocuğun hayatına katkısını göz önünde bulundurur. 2024 yılı kararına esas davada da büyükanne ve büyükbabanın torunlarıyla olan bağlarının sürdürülmesinin, çocuğun duygusal gelişimine olumlu katkılar sağlayacağına dair önemli tespitler yapılmıştır.

 

Türk hukuk sisteminde büyükanne ve büyükbabanın torunlarıyla kişisel ilişki kurma hakkı, çocuğun üstün yararı ilkesi doğrultusunda değerlendirilmekte ve her somut olayın özelliklerine göre karar verilmektedir. 2. Hukuk Dairesi’nin kararı, büyükanne ve büyükbaba taleplerinin hukuki ve sosyal açılardan nasıl ele alındığını ortaya koyan önemli bir örnek teşkil etmektedir. Bu karar, geniş ailenin çocuğun hayatındaki rolüne dair farkındalığı artırmakta ve aile içi ilişkilerin korunmasına dair hukuki bakış açısını genişletmektedir.

 

Yargıtay Kararının Özeti

 

Davacılar, torunlarıyla daha sık ve uzun süreli kişisel ilişki kurmak amacıyla dava açmışlardır. İlk Derece Mahkemesi, her ayın 1. ve 3. haftası pazar günü ile dini bayramların 2. günlerinde davacılarla torun arasında kişisel ilişki kurulmasına karar vermiştir. Ancak davacıların yaz tatili boyunca torunlarını görme talepleri reddedilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi de bu kararı esastan reddetmiş, ancak Yargıtay, torunun yaşı ve babaannesinin yanında olmaya alışkın olması gerekçesiyle davacılar lehine biraz daha geniş süreler tanınması gerektiğine hükmetmiştir. 

 

Dikkat edilecek olursa, Yargıtay’ın bu kararındaki en önemli husus çocuğun üstün yararı ilkesinin uygulanması olmuştur. Yargıtay, olayın özüne inerek babaanne ile yatılı kişisel ilişkinin kurulmasında çocuğun psikolojik ve duygusal gelişimini önceliklendirmiştir. Bu çerçevede, çocuğun babaanneye alışkın olması, bu tür bir ilişkinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için önemli bir koşul olarak değerlendirilmiştir.

 

Babaanne ile kurulacak yatılı kişisel ilişki, çocuğun güven duyduğu ve duygusal bağ kurduğu bir ortamda gerçekleştiğinde, bu tür bir ilişkinin çocuğun psikolojik gelişimi üzerinde olumlu bir etki yaratabileceği öngörülmüştür. Yargıtay, bu noktada çocuğun mevcut yaşam düzenine ve alışkanlıklarına uygun bir karar vermek amacıyla, kişisel ilişki taleplerini derinlemesine değerlendirmiştir. Çocuğun babaanne ile geçirdiği süre boyunca kendini güvende ve mutlu hissetmesi, bu kararın temel dayanaklarından biri olarak öne çıkmıştır.

 

Çocuğun babaanneye alışkın olması, onun üstün yararını koruma amacıyla yatılı kişisel ilişki kararında belirleyici bir unsur olarak görülmüş ve bu durum, mahkemenin kararını şekillendiren temel faktörlerden biri olmuştur. Yargıtay, bu kararıyla geniş aile üyeleriyle kişisel ilişki kurulması noktasında çocuğun duygusal gelişimini desteklemeyi amaçlamış ve üstün yarar ilkesine uygun bir yaklaşım sergilemiştir.

 

Baba ve Anne Dışındaki Aile Üyelerinin Torunla Kişisel İlişki Hakkı

 

Türk Medeni Kanunu ve uluslararası sözleşmeler çerçevesinde, çocukların üstün yararı göz önünde bulundurularak, baba ve anne dışındaki aile üyelerinin de torunlarıyla kişisel ilişki kurma hakları bulunmaktadır. Ancak bu hak, anne ve babaya tanınan haklar kadar geniş olamaz. Yargıtay'ın bu kararında da belirtildiği üzere, baba ve anne dışındaki aile üyelerine tanınan bu haklar sınırlıdır, ancak aile bağlarının korunması açısından önemlidir.

 

Çocuğun Üstün Yararı İlkesi

 

Hukuki düzenlemelerde, özellikle çocuklarla ilgili kararlarda "çocuğun üstün yararı" ilkesi esastır. Yargıtay bu kararında, torun ile büyükanne ve büyükbaba arasındaki ilişkiyi çocuğun üstün yararı çerçevesinde değerlendirerek, torunun bu ilişkiyi sürdürmesinin psikolojik ve duygusal gelişimine katkı sağlayacağı sonucuna varmıştır.

 

Üstün Yarar İlkesi ve Uygulama Sorunları

 

Çocuğun üstün yararı ilkesi, çocuk haklarına dayanan en temel prensiplerden biri olup, her somut olaya göre farklılık gösterebilen bir kavramdır. Bu ilkenin doğru ve adil bir şekilde uygulanabilmesi için çocuğun yaşı, gelişim durumu, ruhsal ve fiziksel ihtiyaçları gibi birçok faktör titizlikle değerlendirilmelidir. Yani her çocuğun ihtiyaçları ve yaşam koşulları farklı olduğundan, üstün yarar ilkesi, sabit bir kural olarak değil, olayın özelliklerine göre şekillenen esnek bir yaklaşım olarak uygulanır.

 

Yargıtay kararlarında da bu ilkenin farklı olaylara göre nasıl şekillendiği görülmektedir. Örneğin, büyükanne ve dede ile torun arasında kişisel ilişkinin düzenlenmesinde, sadece çocuk açısından değil, aynı zamanda geniş ailenin ihtiyaçları da göz önünde bulundurulur. Yargıtay’ın değerlendirmelerinde, büyükanne ve dedenin torunlarıyla duygusal bağlarını sürdürmeleri ve bu bağlamda sevgilerini tatmin etmeleri de önemli bir unsur olarak öne çıkar. Bu durum, aile içi bağların güçlenmesi ve çocuğun sosyal çevresindeki ilişkilerinin korunması açısından önemlidir.

 

Ancak bu tür davalarda uygulama sorunları da ortaya çıkabilir. Çocuğun üstün yararı ilkesi doğrultusunda kararlar verilirken, zaman zaman bu ilkenin yanlış yorumlanması veya eksik değerlendirilmesi söz konusu olabilir. Örneğin, büyükanne ve dedeye tanınan kişisel ilişki süreleri çocuğun mevcut aile düzenini ve gelişimini olumsuz etkileyebilecek boyutlara ulaşabilir. Bu nedenle, Yargıtay kararında da görüldüğü üzere, mahkemeler bu süreleri belirlerken çocuğun psikolojik ve duygusal gelişimini etkilemeyecek "makul" süreler tanımalıdır. Aksi halde, uzun süreli ve zorlayıcı görüşmeler, çocuğun yaşam düzenini bozarak üstün yarar ilkesine aykırı sonuçlar doğurabilir.

 

Üstün yarar ilkesinin somut olaylara uygulanması, hassas bir denge gerektirmektedir. Hem çocuğun ihtiyaçları hem de geniş aile üyelerinin talepleri göz önünde bulundurularak, en doğru kararın verilmesi amaçlanır. Ancak uygulamada bu dengeyi sağlamak her zaman kolay olmayabilir ve özellikle kişisel ilişki davalarında sürelerin belirlenmesi, çocuğun yararı ve ailenin hakları arasında dikkatli bir denge kurulmasını gerektirir.

 

Sosyal Boyut:

 

Türk toplumunda geniş aile kavramı, tarihsel ve kültürel açıdan büyük bir önem taşır. Büyükanne ve büyükbaba gibi aile büyükleri, çocukların kimlik gelişiminde, değer yargılarının şekillenmesinde ve sosyal hayata uyum sağlamalarında önemli roller oynarlar. Çocukların bu tür aile büyükleriyle kurdukları ilişkiler, onların güven duygusunu artırmakta, toplumsal bağlarını güçlendirmekte ve aidiyet duygusunu pekiştirmektedir. Bu açıdan, büyükanne ve büyükbabalarla kurulan düzenli ve sağlıklı ilişkilerin, çocukların duygusal ve psikolojik gelişimi üzerinde olumlu etkiler yarattığı bilinmektedir.

 

Yargıtay da verdiği bu kararında, aile bağlarının korunması ve geniş aile ilişkilerinin güçlendirilmesinin önemini vurgulamıştır. Büyükanne ve büyükbaba ile kurulan ilişkiler, çocuğun sadece aile içinde bir yer edinmesine katkı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda çocuğun hayatındaki farklı kuşaklardan kişilerle empati kurmasını ve kültürel değerleri öğrenmesini sağlar. Özellikle boşanma veya ebeveynlerin ayrı yaşaması gibi durumlarda, çocuğun hayatındaki bu tür köklü aile bağlarının devam ettirilmesi, psikolojik dayanıklılık ve duygusal istikrar açısından büyük fayda sağlayabilir.

 

Bu karar kapsamında Yargıtay, büyükanne ve büyükbabanın torunlarıyla daha uzun süreli ve düzenli bir ilişki kurmalarına olanak tanımış, böylece çocuğun duygusal gelişimine katkıda bulunmayı amaçlamıştır. Mahkeme, babaannenin ve dedenin torunlarıyla olan ilişkisini sadece bir hak meselesi olarak değil, aynı zamanda çocuğun sosyal gelişimi ve psikolojik sağlığı açısından bir gereklilik olarak değerlendirmiştir. Bu çerçevede, büyükanne ve büyükbabanın düzenli olarak torunlarıyla vakit geçirmeleri, çocukta bir güven ve aidiyet duygusu yaratırken, aynı zamanda geniş aile ilişkilerinin kopmadan devam etmesini de sağlar.

Sonuç olarak, geniş aile ile olan ilişkilerin korunması, çocukların hem duygusal hem de sosyal gelişimleri açısından büyük önem taşır. Yargıtay’ın bu kararında da görüldüğü üzere, büyükanne ve büyükbabaların torunlarıyla kişisel ilişki kurma hakları, çocukların uzun vadeli psikolojik sağlığı ve aile bağlarının sürdürülebilirliği göz önüne alınarak değerlendirilmiştir. Bu tür ilişkilerin devam ettirilmesi, hem aile büyüklerinin sevgilerini ifade etmelerine olanak tanır hem de çocukların güvenli bir aile ortamında büyümelerini destekler.

 

Aile İlişkilerinin Toplumsal Önemi

 

Aile içindeki ilişkiler, özellikle çocuğun gelişim sürecinde kritik öneme sahiptir. Büyükanne ve büyükbabalar, torunlarıyla geçirdikleri zaman boyunca onların kültürel, ahlaki ve toplumsal değerleri öğrenmelerine katkıda bulunurlar. Bu durum, çocuğun duygusal ve psikolojik gelişimini olumlu yönde etkiler. Yargıtay’ın bu davada verdiği karar, geniş aile ilişkilerinin korunması ve çocukların bu ilişkilerden faydalanmasının önemini hukuki bir temele oturtmaktadır.

 

Kararın Hukuki Dayanakları

 

Yargıtay kararında, Türk Medeni Kanunu ve uluslararası sözleşmelere dayanılmıştır. Özellikle Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi, çocukların aile bağlarının korunması ve gelişimi için temel hukuki düzenlemelerdir. Kararda uygulanan temel hukuki dayanaklar şu şekildedir:

 

  • Türk Medeni Kanunu’nun 325. maddesi: Baba ve anne dışındaki aile üyelerinin torunlarıyla kişisel ilişki kurmasını düzenler.
  • Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 9. ve 12. maddeleri: Çocuğun aile ilişkilerinin korunması ve görüşlerinin dikkate alınmasını vurgular.
  • Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi: Çocukların aile bağlarının korunması ve bu bağların çocuğun gelişimine katkı sağlaması gerektiğini belirtir.

 

Hukuki İlkeler ve Torunun İradesi

 

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 12. maddesi gereğince, çocukların karar süreçlerine katılması ve iradelerinin dikkate alınması gerekmektedir. Somut olayda torunun yaşı dikkate alınarak, onun büyükanne ve büyükbabası ile olan ilişkisine yönelik taleplerin karşılanması, hukuki süreçte çocukların da iradelerinin göz önünde bulundurulması gerektiği ilkesinin somut bir örneğidir.

 

Uygulamada Karşılaşılan Zorluklar ve Yargı Reformları

 

Türkiye’de kişisel ilişki davalarında karşılaşılan zorluklar arasında, her somut olaya uygun kararlar verilebilmesi için yeterli incelemenin yapılması bulunmaktadır. Çocuğun üstün yararı, her durumda hassasiyetle ele alınmalıdır. Bu bağlamda Yargıtay kararları uygulamada yol gösterici bir rol üstlenmektedir. Ancak, Yargıtay’ın kişisel ilişki kurma taleplerine ilişkin kararlarının, özellikle torun ile büyükanne ve büyükbaba gibi aile üyeleri arasında kişisel ilişkinin sınırları konusunda daha fazla netlik sağlaması gerekmektedir.

 

 

Yargıtay’ın bu kararı, baba ve anne dışındaki aile üyelerinin torunlarıyla olan ilişkilerinde çocuğun üstün yararının nasıl gözetilmesi gerektiği konusunda önemli bir içtihat teşkil etmektedir. Torun ile büyükanne ve büyükbaba arasındaki ilişki, sadece hukuki değil, aynı zamanda toplumsal açıdan da değerlidir. Bu bağlamda, Yargıtay’ın geniş aile ilişkilerini destekleyen kararları, çocuğun psikolojik ve sosyal gelişimi açısından önemli bir rol oynamaktadır. 

 

Mahkemeler, bu tür davalarda çocuğun üstün yararı ilkesine öncelik verir ve kişisel ilişki sürelerini belirlerken çocuğun yaşını, psikolojik durumunu ve geniş aile ile olan bağlarını dikkate alır. Örneğin, Yargıtay'ın ilgili kararında babaanne ile yatılı kişisel ilişki kurulmasına izin verilmiştir, çünkü çocuğun babaanneye alışkın olduğu tespit edilmiştir.

 

 


Yorumlar (0)

Henüz yorum yapılmamış, ilk yorumu siz yazın.

Yorum Yaz