Aldatılan eş üçüncü kişiye tazminat davası açabilir mi ?

.

Evlilik birliğinin sadık kalma yükümlülüğü, evlilik içerisinde eşler arasında karşılıklı olarak beklenen ve yasal olarak korunan bir taahhüttür. Sadakat, evlilik bağlarının sağlam kalması, güvenin korunması ve ortak bir yaşam sürdürme çabalarıyla ilişkilidir.

 

Sadakat yükümlülüğü, evlilik birliğinde ortaya çıkan birçok yasal ve ahlaki sorumluluğun bir parçasıdır. Bu sorumluluklar, evlilik birliğinin bütünlüğünü korumak ve eşler arasında karşılıklı güveni sağlamak için önemlidir. Sadakat, evlilikte güven, saygı ve bağlılık gibi temel değerlerin korunmasını sağlar ve evlilik birliğinin sürdürülebilirliğini destekler.

 





Evlilik dışı ilişkiler, boşanmanın nedenleri arasında sıkça rastlanmaktadır ve oldukça hassas bir konudur. Peki, eşiniz sizi aldattığında hukuki olarak ne yapabilirsiniz? Bu makalede boşanma sürecinde evlilik dışı bir ilişkiye giren üçüncü kişilere karşı tazminat davası açma hakkınız olup olmadığını değerlendireceğiz.

 

Evlilik ilişkilerinde yaşanan sorunlar, çoğu zaman hukuki ve duygusal zorluklarla birlikte gelir. Özellikle aldatma gibi durumlar, evlilik bağlarını ciddi şekilde sarsabilir ve birçok hukuki durumu beraberinde getirebilir. Ayrıca aldatma mutlak bir boşanma nedenidir.

 

Aldatma olayında aldatılan eşin aldatan eşine veya aldatma ilişkisinde olan üçüncü şahsa karşı hukuki adımlar atmak isteyebileceği düşünülebilir. Taraflar sıkılıkla ''Beni aldattığı kişiye, yani sevgilisine de dava açmak istiyorum’’ talebiyle tarafımıza başvuru yapmaktadır.

 

Evli biri ile evli olduğunu bilerek ilişki yaşayan “üçüncü kişiden” aldatıldığını öğrenen diğer eşin manevi tazminat isteyip isteyemeyeceği hukuk sistemimizde çeşitli dönemlerde farklı kararların verilmesine neden olmuştur. Konunun esasını anlayabilmemiz için tazminat kavramını irdelemek gerekmektedir.

 

Türk Medeni Kanunu'na Göre Sadakat Borcu: Türk Medeni Kanunu, evlilik birliği içinde eşler arasında bir sadakat yükümlülüğü olduğunu bildirmektedir. Eşlerin birbirlerine karşı sadık olmaları gerekmektedir ve bu sadakat borcu, evlilik birliğinin devamı için gereklidir. Dolayısıyla, eşlerden biri sadakat borcunu ihlal ederse, bu durum hukuki sonuçlar doğurur

 

Tazminat Davası Açma Hakkı: Türk Medeni Kanunu'nun 174. maddesi, sadakat borcunun ihlali durumunda diğer eşin tazminat talep edilebileceğini bildirmektedir. Dolayısıyla, bir eşin sevgilisiyle ilişki yaşaması durumu, sadakat borcunun ihlali olarak kabul edilebilir ve bu durumda diğer eş, tazminat davası açma hakkına sahiptir. Ancak Aldatma, hukuk sisteminde kişisel bir mesele olarak kabul edilir ve bu nedenle aldatılan eşin muhatabı aldatan eş olacaktır. 

 

Bu nedenle aldatma durumlarında, aldatılan eşin aldatan eşine karşı boşanma davası açma hakkı bulunsa da, aldatılan eşin aldatan eşinin sevgilisine karşı tazminat davası açması kural olarak mümkün değildir. Zira hukuk sistemi aldatan üçün kişinin, tazminat talepçisi eş ile kişisel meselesi olmadığını kabul etmektedir. İlgili aldatma olayından dolayı eşin, muhatabı kendi eşi olacaktır. 

 

Aldatılan eşin üçüncü kişiye karşı tazminat davası açabilmesi konusunda Yargıtay uygulamalarında 2014 yılı ile 2018 yılları arasında ciddi görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır. 2014 öncesinde Yargıtay'ın kararlarına baktığımızda “Zina fiiline katılan kişinin aldatılan eşe karşı manevi tazminat sorumluluğu yoktur. ” görüşü kabul görürken 2018 yılına kadar olan kararlarla 3.kişiye karşı dava açılmasının yolu açılmıştır. Bu döneme ilişkin kararlarda eşin aldatma fiilini birlikte işlediği kişinin, zarar gören eşe karşı sorumlu olduğu bildirmiş, bu nedenle 3. kişiye yani, eşin sevgilisine, karşı da tazminat davası açıla bilinmiştir.

 

Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay kararları arasında ki çelişki, (yani biri “tazminat alabilir” diğeri ‘tazminat alamaz” görüşü ) uygulama farklılıklarına neden olmuştur. 

Bu farklılığı ortadan kaldırmak için İçtihadı birleştirme kararıyla konu hakkında son söz söylenmiştir. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 2018 yılı Temmuz ayında verdiği kararla aldatılan eşin; eşinin kendisini aldattığı kişiden tazminat isteyemeyeceğine hükmetmiştir.  

 

İlgili içtihattın gerekçesinde; “aldatma eylemine katılan üçüncü kişinin aldatılan eşin bir mutlak hakkını ihlal etmesi söz konusu değildir. Başka bir anlatımla, evlilik birliğinin tarafı olmayan ve dolayısıyla sadakat yükümlülüğü bulunmayan üçüncü kişinin eşler arasındaki durumdan sorumlu değildir” şeklinde görüş bildirilmiştir. 

 

Aldatan eşin sevgilisinden tazminat isteye bilmek için üçüncü kişinin bu davranışının diğer eşin kişilik haklarına doğrudan bir saldırı niteliğinde olması gerekir. Aksi halde üçüncü kişinin fiili, haksız fil oluşturmadığından kendisine karşı tazminat davası açılamaz. Başka söyleyişle aldatma fiiline iştirak etmesi üçüncü şahsa sorumluluk doğurmayacağı için aldatılan eşin aldatma ilişkisinde olan üçüncü şahsa karşı dava açması mümkün değildir.

 

Özetle Yargıtay, sadakatsizlik durumunda zarar gören eşin, kusurlu olan diğer eşe karşı tazminat hakkını kullanabileceğini, ancak üçüncü kişilere yönelik manevi tazminat davası açma hakkının olmadığını belirtmiştir. Bu karar, evlilik içi ilişkilerde sadakatsizliğe karışan üçüncü şahısların, bu tür davaların dışında tutulması gerektiği görüşünü güçlendirmiştir.

 

Bu nedenle, sadakatsizlik sonucunda manevi zarara uğrayan eşler, doğrudan kusurlu olan eşe karşı hukuki yollara başvurabilirken, üçüncü kişilere karşı manevi tazminat davası açma olanağı bulunmamaktadır. 

 

Aldatılan eşin, üçüncü şahsa karşı dava açabilmesinin tek istisnası üçün şahsın doğrudan ilgili eşe karşı haksız fiil oluşturan davranışının olmasıdır. Bu halde aldatma olayı nedeniyle olmasa da ilgili olayı eşe karşı haksız fille çeviren üçüncü şahsa karşı dava açılabilir. Örneğin üçüncü şahsın eşe ulaşması, olay nedeniyle onu aşağılaması, tehdit etmesi gibi durumların varlığı halinde tazminat davası açılması mümkün olabilecektir. 

 

Görüleceği üzere bu tür davaları açmadan önce avukat yardımı almak çok önemlidir. Zira Avukat, size mevcut yasal seçenekleri açıklayacak ve olması gerekeni bildirecektir. Avukat yardımı alınmadan yeni içtihatları bilmeden eşin sevgilisine karşı açılacak manevi tazminat davaları kaybedileceği için kişilerin gereksiz mali külfet altında kalmasına sebebiyet verecektir. Ayrıca zaman kaybı ve üzüntü kişiler için yaralayıcı olacaktır.

Tazminat davası açmadan önce, duygusal olarak ve yasal olarak neyin en doğru olduğunu değerlendirmeniz için avukat yardımı alarak hareket edilmesi tarafların lehine olacaktır.

 

Özetle: Türk hukuk sistemi, eşin sevgilisine karşı doğrudan bir " tazminatı" davası açılmasına izin vermez. Bunun yerine, aldatılan eş, kendi eşine karşı manevi tazminat davası açabilir. Bu, eşinizin sadakatsiz davranışları nedeniyle yaşadığınız duygusal acı ve ızdırap için bir tür tazminattır. Bu tür bir durumla karşılaşırsanız, bir avukata başvurarak durumunuzu değerlendirmeniz ve gerekli hukuki adımları atmanız önerilir.

 


Bu yazıda, aldatılan eşin sevgilisine karşı tazminat davası açamayacağına dair bilgilendirme sağlar ve bu konuda bilinçlendirme yapar.



























Yorumlar (0)

Henüz yorum yapılmamış, ilk yorumu siz yazın.

Yorum Yaz