Boşanma Davaları ve Evlenme Hakkı: Anayasa Mahkemesi Kararı

.

Anayasa Mahkemesi'nin 29/2/2024 tarihli kararı, boşanma davalarının uzun sürmesi nedeniyle evlenme hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda önemli bir karar sunmaktadır. Bu karar, S.G.'nin başvurusuna dayanmaktadır ve başvurunun özeti, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının kabul edilemez bulunduğunu, evlenme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın ise kabul edilebilir olduğunu belirtmektedir. Bu makale, kararı ayrıntılı bir şekilde inceleyerek, hukuki gerekçeleri ve sonuçları değerlendirmeyi amaçlamaktadır.


I. Başvurunun Konusu ve Süreci

Başvuru, S.G.'nin Yenişehir Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 8/9/2014 tarihinde açtığı boşanma davasının uzun sürmesi nedeniyle evlenme hakkı ile makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına dayanmaktadır. Başvurucu, boşanma davasının yaklaşık beş yıl sürdüğünü ve bu süreçte yeni bir düzen kuramadığını, evlenme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvuru, 17/9/2019 tarihinde yapılmış ve Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.


II. Olay ve Olgular

S.G., 8/9/2014 tarihinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma, maddi ve manevi tazminat ile mal rejiminin tasfiyesi talebiyle dava açmıştır. Mahkeme, çeşitli duruşmalar yaparak tarafların delillerini ve tanıklarını dinlemiş, nihayetinde 10/5/2017 tarihinde boşanma kararı vermiştir. Başvurucu ve karşı taraf bu karara karşı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'ne istinaf başvurusunda bulunmuş, dosya 1/11/2018 tarihinde yeni kurulan 38. Hukuk Dairesi'ne devredilmiş ve 21/10/2019 tarihinde istinaf talebi esastan reddedilmiştir. Boşanma kararı, 19/11/2019 tarihinde kesinleşmiştir.


III. İlgili Hukuk


A. Ulusal Hukuk

  1. Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 7. maddesi, aile mahkemelerinin öncelikle aile içindeki sorunları sulh yoluyla çözümünü teşvik etmesini ve sulh sağlanamadığında yargılamaya devam edilerek esas hakkında karar verilmesini öngörmektedir.
  2. Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesi, evlilik birliğinin temelinden sarsılması durumunda eşlerden her birinin boşanma davası açabileceğini ve kusur araştırması yapılması gerektiğini düzenlemektedir.


B. Uluslararası Hukuk

  1. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 12. maddesi, evlenme ve aile kurma hakkını düzenlemektedir.
  2. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin 16. maddesi ve Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin 23. maddesi de evlenme ve aile kurma hakkını güvence altına almaktadır.


IV. Anayasa Mahkemesi'nin Değerlendirmesi


A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

Anayasa Mahkemesi, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiayı, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulmuştur. Başvurucunun, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle Anayasa'nın 20. ve 41. maddeleri kapsamında güvence altına alınan evlenme hakkının ihlal edildiği iddiası ise kabul edilebilir bulunmuştur.


B. Evlenme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

Mahkeme, evlenme hakkının ihlal edilip edilmediğini değerlendirirken Anayasa'nın 20. ve 41. maddelerine atıfta bulunmuştur. Anayasa'nın 41. maddesi, aile kurma hakkını özel olarak koruma altına almaktadır. Mahkeme, evlenme hakkının özünün zarar görüp görmediği hususunu temel alan bir inceleme yapmıştır. Uzun süren boşanma davasının evlenme hakkını ihlal edecek nitelikte olmadığı kanaatine varılmıştır.


V. İnceleme ve Gerekçe


A. Makul Sürede Yargılanma Hakkı

Mahkeme, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediğini değerlendirirken, olayın kendine özgü şartlarına göre bir değerlendirme yapmıştır. Bu kapsamda, başvurucunun davasının kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.


B. Evlenme Hakkı

Mahkeme, evlenme hakkının ihlal edilip edilmediğini değerlendirirken, boşanma davasının uzun sürmesinin evlenme hakkını zedeleyip zedelemediğini incelemiştir. Mahkeme, evlenme hakkının özüne zarar verilmediği kanaatine varmıştır.


VI. Sonuç

Anayasa Mahkemesi, başvurucunun evlenme hakkının ihlal edilmediğine, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın ise kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Bu karar, boşanma davalarının makul sürede sonuçlandırılmasının evlenme hakkının korunması açısından önemini vurgulamaktadır.


VII. Değerlendirme

Bu karar, boşanma davalarının makul sürede sonuçlandırılması ve evlenme hakkının korunması açısından önemli bir içtihat oluşturmaktadır. Boşanma davalarının uzun sürmesi, bireylerin evlenme hakkını zedeleyebileceği gibi, bu sürecin makul bir süre içinde tamamlanması da devletin pozitif yükümlülükleri arasındadır. Anayasa Mahkemesi'nin kararı, evlenme hakkının korunması ve makul sürede yargılanma hakkının sağlanması açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir.


 

KARARIN DEĞERLENDİRİLMESİ


Sonuç olarak, Anayasa Mahkemesi, somut olayın koşullarında boşanma davasının süresinin evlenme hakkını ihlal edecek derecede uzun olmadığını ve davanın makul bir sürede tamamlandığını değerlendirmiştir. Bu nedenle, evlenme hakkının ihlal edilmediğine karar verilmiştir.

Dikkat edilmesi gereken husus somut olay bazında davanın uzamasının temel nedenin ilk derece mahkemesinde 12 duruşma yapılmasıdır. İlk derece yargılama sürecinde, mahkeme 12 duruşma yapmıştır. Bu duruşmaların birçoğunda tarafların tanıklarının değişen adreslerini bildirmek ve dinlenen tanıkların beyanlarına karşı yazılı olarak beyanda bulunmak üzere süre talep etmiştir.  Yine taraflar bazı tanıklarını mahkeme huzurunda dinleteceklerini beyan etmelerine rağmen duruşma günü tanıklarını hazır edememişlerdir. Bu nedenle mahal mahkemelerine istinabe müzekkeresi yazılması talep edilmiştir.

Kanımızca tanık sayısının fazla olması, dinletilmelerinde yaşanan aksaklıklar süreci oldukça uzatmıştır. Buradan varılacak sonuç şu dur ki yargılamanın uzamasının tek faktörü devlet değildir. Devletin boşanma davalarını makul bir sürede sonlandırma yükümlülüğü vardır. Ancak bu yükümlülüğün aynısı taraflar ve avukatları içinde geçerlidir.  Karar üzerinden değerlendirecek olursak;


  • Taraflar, tanıklarının adres değişikliklerini bildirmek ve tanıklarına tebligat yapılmasını sağlamakta gecikmişlerdir. Örneğin, başvurucu tanıklarından birinin yeni adresini bildirmek üzere süre istemiştir. Karşı taraf ise tanıklarını mahkeme huzurunda dinletmek istediğini belirterek, tanıklarına tebligat çıkarılmasını talep etmiştir.
  • Tanıkların dinlenmesi için istinabe yoluna başvurulmuş, ancak tanıkların ifadelerinin alınması mahal mahkemesinin ileri tarihe duruşma günü vermesi nedeniyle gecikmiştir.
  • Taraflar veya vekilleri, duruşmalara katılamayacaklarını belirterek mazeret dilekçeleri sunmuş ve duruşmaların ertelenmesini talep etmişlerdir.
  • Taraflar, tanık beyanlarına karşı yazılı olarak beyanda bulunmak için süre talep etmişlerdir. Bu tür talepler yargılama sürecini uzatmıştır.

 

Görüldüğü üzere, tarafların ve özellikle de avukatların, boşanma davalarının sürecini uzatmamak için aile mahkemesinin önem vereceği konuları çok iyi tespit etmeleri gerekmektedir. Avukatlar, boşanma davasının esasından sapmadan ve davanın temel noktalarına odaklanarak hareket etmelidirler. Bu bağlamda, gerekli olan tanıkları belirlemek ve sunmak büyük önem taşır. Gereksiz tanıkları hakim karşısına çıkararak sonuç beklemek sadece süreci uzatmakla kalmaz, aynı zamanda hak kaybına da neden olabilir.


Hiçbir anlam ifade etmeyen ve davanın gidişatına katkıda bulunmayan tanıkların mahkemeye sunulması, dava sürecini gereksiz yere uzatacaktır. Bu durum, hem yargı sürecinin verimliliğini düşürür hem de tarafların haklarının korunmasını zorlaştırır. Bu nedenle, avukatların sundukları tanıkların gerçekten davanın esasına katkıda bulunacak nitelikte olmalarına özen göstermeleri gerekmektedir.

Devletin, makul sürede boşanma davasını sonuçlandırma yükümlülüğünün yanı sıra, avukatların da bu sürece destek vermesi önemlidir. Avukatlar, müvekkillerini doğru yönlendirmeli ve dava sürecini hızlandırmak için gerekli adımları atmalıdır. Taraflar, bilmedikleri konularda yorum yapmaktan kaçınmalı ve avukatlarının belirlediği stratejilere sadık kalmalıdır.




Avukatlar, müvekkillerine dava sürecinin hızlı ve adil bir şekilde ilerlemesi için gerekli bilgileri sağlamalıdır. Taraflar, hukuki süreçler hakkında bilgi sahibi olmasalar bile, avukatlarının rehberliğinde hareket ederek en doğru kararları verebilirler. Bu hem dava sürecinin kısalmasını sağlar hem de tarafların haklarının korunmasına yardımcı olur.


Sonuç olarak, boşanma davalarının makul sürede sonuçlandırılması hem devletin hem de avukatların ve tarafların ortak çabasıyla mümkündür. Aile mahkemeleri, davaların hızlı ve adil bir şekilde sonuçlanması için çalışırken, avukatlar da bu sürece katkıda bulunmalıdır. Taraflar ise, avukatlarının belirlediği çizgide kalarak, gereksiz uzatmalardan kaçınmalı ve davanın esasına odaklanmalıdır.

 

 

 


Yorumlar (0)

Henüz yorum yapılmamış, ilk yorumu siz yazın.

Yorum Yaz