Zina nedeniyle açılan boşanma davasında zina eden eşe velayet hakkının verilip verilmeyeceği sıkça sorulan sorular arasında yer almaktadır. Zina evli bir erkek ya da kadının, eşinden başka biriyle kendi isteğiyle kurduğu cinsel ilişkiyi ifade etmektedir. Türk medeni kanun kapsamında zina özel boşanma nedenleri arasında yer almaktadır. Medeni kanunumuza göre Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Ayrıca Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer denerek zina davasının açılması hak düşürücü sürelere dayandırılmıştır.
Zina eyleminin varlığı halinde açılacak olan boşanma davasında tarafların çocuğu var ise velayet hakkı aile mahkemesince incelenecektir. Velayet, en temel anlamıyla çocuğu temsil etme yetkisini ifade etmektedir. Çocuğun üstün yararı hangi ebeveyninle yaşamasını gerektiriyor ise aile mahkemesi hâkimi velayet kararını o ebeveyninden yana kullanacaktır. Çocuğun üstün yararı kavramı içerisinde ise çocuğun sağlıklı gelişimini sağlayacak tüm faktörler irdelenecektir, eğitimi, sağlığı, yaşam koşuları, maddi- manevi ihtiyaçları üstün yarar kavaramı içerisinde incelenerek velayet hakkı üstün yararı sağlayacak anne veya babaya verilecektir. Özetle aile mahkemesi hakimi müşterek çocuğa sevgi, güven ve bilgi vererek ona rehberlik edebilecek ve küçüğün en önemli yaşam figürü olabilecek kapasiteye sahip ebeveynine çocuğun velayetini verecektir.
Kadın eşin zina eyleminde bulunması yani rızası dahilinde kurduğu cinsel ilişki durumunun varlığında velayet hakkının anneye verilmeyeceği hususunda irdelenmesi gereken durum annenin yaşam tarzının çocuğun fikri ve ahlaki gelişimine engel olup olmayacağıdır. Zina eyleminin tek başına varlığı halinde durumun çocuğun fikri ve ahlaki gelişimine engel olacağını düşünmek hayatın olağan tecrübesine aykırıdır. Bu nedelerdir ki zina eyleminde bulunmuş kadının velayeti alamayacağı doğru bilinen yanlışlar arasında yer almaktadır. Zina eylemi var diye anneye velayet hakkı verilmez diyebilmek olanaksızdır. Tıpkı diğer boşanma davalarında olduğu gibi zina nedeniyle açılmış boşanma davalarında da temel kıstas çocuğun üstün yararının sağlanması olacaktır.
Zinanın yani aldatma eyleminin varlığı halinde bu durum sadece boşama davasında kusur nedeni olacaktır. Aldatan eşin velayeti alamayacağına yönelik bir çıkarım söz konusu olamaz, çocuğun üstün yararını sağlayacak taraf zina eden eş bile olsa velayet hakkı kendisine tanınacaktır. Aksi yönde söylemler temelsizdir. Çocuğun velayetinin aldatan eşe verilmeyeceği hukuki dayanağı olmayan bir yaklaşımdır.
Örneğin aile mahkemesi, davalısı olduğumuz bir davada "zina karşısında tarafları bir arada yaşatmak hukuken ve fiilen mümkün olmadığından davacı erkeğin davasının zina nedeniyle kabulü ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velayetlerinin anneye verilmesine, çocuklar için bir miktar nafakaya, kadının ahlaksız davranışları, kocasına hakareti karşısında kişilik hakları zedelendiğinden erkek yararına bir miktar manevi tazminata karar verilmesi gerekmiştir." diyerek gerekçeli kararını açıklamıştır. Görüleceği üzere ilgili davamızda zina eylemi kabul edilmiş olsada velayet hakkı zina eyleminden bağımsız değerlendirilmiş ve müşterek çocukların velayeti davalı anneye verilmiştir.
Özetle zina dayalı boşanma davalarında velayetin hangi tarafa verileceğinde temel kıstas çocuğun yüksek menfaatinin sağlanmasına yönelik olacak ve aile mahkemesi yapacağı incelemede bu durumu irdeleyecek varacağı tespite göre velayet kararını açıklayacaktır.
Yorum Yaz